(parlamento) tebliğ aşaması
satış raporu (satış faaliyeti ve performansının analizi
kaza tespit tutanağı
Noun, Land Transport
faaliyet raporu
Noun, Management
bir kuruluşun sabit değerlerinin maliyeti veya değeri hakkında yapılan tahmin ve takdiri gösteren belge
satış temsilcisinin müşterileri ziyaret inden sonra düzenlediği rapor
satış temsilcisinin müşterileri ziyaretinden sonra düzenlediği rapor
trafik kazası tespit tutanağı
Noun, Land Transport
parlamento müzakereleri hakkında günlük rapor
(US) parlamento müzakereleri hakkında günlük rapor
(US) genel kurul hesap raporu
(US) genel kurul hesap kontrandüsü
bir kimsenin itibarı hakkında toplanan istihbarat raporu
bir kişinin itibarı hakkında toplanan istihbarat raporu
gümrük beyanı (gemi kaptanının limana varışta imzaladığı ve gümrük yetkililerine yolcular ve gemideki
yük hakkında bilgi veren belge
ayrıntı raporu
Information Technology
yönetim kurulu raporu
Noun, Management
belli bir süre içindeki kâr ve zararı gösteren şirket bildirisi
(memur) işinde başarı durumu raporu
işinde başarı durumu raporu
(US) (askerlik) personel sicili
ÇED raporu
Noun, Environment-Ecology
bilirkişi raporu
Noun, Law
tespit tutanağı
Noun, Law
piyasa raporu (piyasanın durumunu ve cari fiyatları bildiren rapor
performans raporu (bütçede öngörülen rakamlarla gerçekleşen sonuçların karşılaştırılması
vaktinden önce yazılmış rapor
anlatma, anlatış, takrir, tasvir, bir olayın/durumun vb. ayrıntılarıyla anlatılması/hikâyesi.
a news report .
Noun
bildiri, beyanat, ilân.
Noun
dedikodu, söylenti, rivayet, şayia.
there is a report that … : … söyleniyor/rivayet ediliyor.
by general reports: genellikle söylendiğine göre.
It is a matter of current report: Bu, günün dedikodusudur.
reports grossly untrue: tamamıyla asılsız söylentiler.
report has it that our neighbors are leaving town: Söylentiye göre komşularımız şehri terkediyorlarmış.
know something by mere report : bir şeyi kulaktan/duyarak bilmek.
He held his course throughgood report and evil report: Kimsenin sözüne aldırmadan yoluna devam etti.
Noun
rapor.
a medical report . an annual report .
Noun
(öğrenci) karne.
report card: not karnesi.
on report: disiplin cezasını mucip.
Noun
ün, şöhret, nam, tanınma.
a man of bad report/of good report: kötü/iyi şöhret sahibi bir kimse.
Noun
patlama sesi, top vb. sesi, gümbürtü.
Noun
(haber) ulaştırmak, nakletmek, yaymak.
The radio reports news and weather.
Verb
anlatmak, söylemek, rivayet/hikâye/ tasvir etmek.
it is reported that … : söyleniyor/rivayet ediliyor ki …
Verb
rapor yazmak/vermek/etmek.
report up(on) sth.: bir şey hakkında rapor vermek.
He is well/badly reported on: Hakkında alınan raporlar iyidir/fenadır.
Verb
resmen bildirmek/yazmak/bilgi vermek.
The treasurer reported a balance of $10. report progress:
işin ilerleyişi hakkında bilgi vermek.
move to report progress: Parlamentoda müzakerenin yeterliği hakkında öneri vermek.
Verb
(araştırma vb. sonucunu) açıklamak.
report no sign of disease.
Verb
şikâyet etmek, (üst makama) ihbar etmek/haber vermek.
I'll report you to the manager. report one to the police.
Verb
kendi durumunu/göreve hazır olduğunu vb. bildirmek, ispatı vücut etmek, (üst makamdaki kimsenin) huzuruna
çıkmak, gidip görünmek, (görev başında) bulunmak.
report oneself: hazır bulunmak.
You should report for duty at 9.00 a.m.
report sick: kendinin hasta olduğunu bildirmek.
report someone sick: birinin hasta olduğunu bildirmek.
Verb
(demeç/söylev/konferans vb.) yazmak.
Verb
(gazete) muhabirlik yapmak.
Verb
okul karnesi
Noun, Education-Training
beyan edilecek bir şeyi olmamak
Verb
servetini beyan etmek
Verb
işyerine hasta olduğunu bildirmek
Verb
(US) demiryolu ile sevk raporu
şirketin yasal kuruluş tarihinden en az on dört gün önce bir kamu şirketinin her üyesine gönderilmesi gerekli rapor
özet rapor
Information Technology
şüpheli işlem bildirimi
Noun, Banking
deney raporu
Noun, Transport
(US) seyahat masrafı hesabı
kıymet takdir mazbatası
Noun
kıymet takdiri mazbatası
Noun
hava durumu
Noun, Meteorology
tek bir işçinin çalışmasıyla ilgili bilgi fişi
tek bir işçinin çalışma sıyla ilgili bilgi fişi